MEDİTASYON NEDİR:
Zihinsel bir tutum diyebiliriz. Batı toplumunda zihni dinlendirmek diye bir kavram yok. Zihin, hep bir şeyler yapmak üzerine koşullu. Ve temel sorunu da dinlenememek. Batıda dua etmek dışında zihni dinginleştirmeye yönelik pek bir uygulamaya rastlamıyoruz.
Sömürgecilik, keşifler veya misyonerlik yoluyla, Doğu ve Batı arasında bir kültür alışverişi olmuş. Böylelikle, Doğu öğretilerinden gelen bu “zihin terbiyesi” Batı’da meditasyon diye adlandırılmış.
Meditasyon yoganın içindedir ve yoganın amacı ve yogadaki her şey bizi meditasyona hazırlamak için var.
Meditasyon sözcüğünü ele alırsak, med- orta anlamına gelir, bir şeylerin arasında, ortasında olmak. Burada zihnin frekansları arasında bir geçiş durumunu anlıyoruz. Gündüz koşturmacasındaki haliyle, uyku hali arasında nasıl bir geçiş varsa, titreşimi nasıl farklıysa, meditasyondaki zihin de başka bir titreşime geçiyor. Bunu sağlamak için çeşitli uygulamalar var. Meditasyon ve teknikleri silsilesi, bir anlamda konsantrasyon teknikleri. Meditasyonun kendisi bir teknik değil, burada kastedilen zihnin meditasyon haline geçmesi için yol ve yöntemler. Meditasyon, yoganın içindedir ve yoganın amacı ve yogadaki her şey bizi meditasyona hazırlamak için var.
FAYDALARI:
Aynı bedenimiz gibi zihnin de dinlenmeye ihtiyacı var. Bedeni dinlendirmek için derin gevşeme gibi özel yöntemler uyguluyoruz. Çünkü bedeni de, tam nasıl rahatlatacağını bilmezsen, dinlenemez. Uykuda tam dinlenemiyor zihnimiz. Bilinçaltımız fokur fokur kaynıyor. Onun için de meditasyonla bilinçli olarak yine zihin yoluyla zihnin kendi çalışma yöntemlerini kullanarak zihni terbiye ediyoruz. Bence bir terbiye çalışması bu. Yaramaz bir çocuğu terbiye eder gibi. Ama o çocuk ne yapar? Sürekli kabarır.
Farkındalık gelişecek. Bu neye yarayacak? Bu, herhangi bir şey zıplarken hop diye onu yakalamak gibi bir farkındalık değil. Şöyle ki, hayatının anlamını vere vere yaşayabilirsin, ölümün bir gün geleceğinin bilincinde olabilirsin, ve o an geldiğinde de boşa geçirilmiş bir hayatın olmamalı, sindire sindire yaşamak gibi, evet, meditasyon, sana bu farkındalığı verir. Senin içindeki birçok şey, davranış kalıpların, reaksiyonların yavaş yavaş değişmeye başlar. Tabii bu jilet kesmiş gibi birdenbire olmuyor. Yavaş yavaş.
NASIL:
Zihin meditasyon haline aşama aşama geçiyor; ilki pratyahara denilen duyuların dinginliği, sonra dharana yani konsantrasyon geliyor, ardından geçilen dhayana safhasıysa işte tam da Batıda meditasyon dediğimiz durum ve en sonunda samadhi yani aydınlanma var.
Tibetçe’de ise meditasyona, tanışmak- tanıdıklaşmak, aşinalaşmak, alışmak anlamlarına gelen Gom denilmiş. Hakikaten, kendimizi tanıyor, kendimizle karşılaşıyoruz. Nasıl fiziksel olarak aynaya bakıyorsak, zihinsel olarak da aynamız meditasyon. Birçok insan belli bir aşamaya gelince ne biçim düşünceler varmış kafamda diyebiliyor. Ya da, “Ne kadar çok düşünce var zihnimde, ben meditasyona uygun değilim,” diye düşünenler oluyor. Oysaki bu sebeple meditasyon yapmamıza gerek var. Ve zaten bir kere başlayınca ne kadar gerektiğini de anlıyoruz .
TEKNİKLER:
Meditasyon teknikleri diye yerleşmiş olan betimleme, esasında zihni odaklama, belli bir şeye yoğunlaşma, yani konsantrasyon teknikleridir. Meditasyon haline geçmek için kullanılan yöntemlerdir.
En temel olanı yoğunlaşma meditasyonlarıdır. Nasıl mı? Belli bir şeye konsantre oluyorsun. Zihninde oluşturduğun bir cümle, bir sembol, bir görüntü ya da nefesin de olabilir, önemli olan, tek bir şey üzerinde yoğunlaşmayı sürdürmen. Bu geleneksel olan ve hep yapılan, meditasyonun belkemiğidir.
İkinci kısım daha analitik olan iç görü meditasyonları, onlar biraz tefekkür gibi, belli bir düşünce etrafında yoğunlaşmak demektir, bedeni taramaktan tutun da, kendini, kim olduğunu sorgulamaya varan ya da imgelemeye dayalı birçok çeşidi var. Ayrıca alma verme meditasyonları var. Bunlar kendini masaya yatırdığın meditasyonlar hep.
Meditasyonda teknik o kadar da önemli değil. Dindar bir Müslümanı düşünelim. Diyelim ki, tespih çekiyor, okuduğu dualara gerçekten konsantre oluyorsa o bir meditasyondur.
BAŞLARKEN:
Unutmayın, zihin düşüncelerden oluşan sıkı bir mekanizma, düşüncelere gark olduğunuzu fark ettiğinizde kendinize kızmayın ve hemen tekniğe geri dönün.
Uyuklarsanız, yahut düşünceler ısrarlıysa, derin nefesler alın, ve tekniğe geri dönün.
HAZIRLIK:
ORTAM.
Mümkün olduğunca temiz, havalanmış, sessiz.
Akşamsa bir mum yakılabilir.
Müzikten kaçının. Ancak, etraftan gürültü vs çok rahatsız ediyorsa, onlardan yalıtmak isterseniz, doğa kuş ,deniz gibi ses kayıtları, ya da hafif ritimde rüzgar çanı, mantra, Tibet çanakları gibi meditatif sesler dinlenebilir.
Yüzünüz Kuzey ya da Doğu’ya dönük, hep aynı yer ve saatte olması önerilir. Gündoğumu ve öncesiyle, günbatımı ve hemen sonrası idealdir.
OTURUŞ.
Sukhasana (Basit Bağdaş), Siddhasana, Swastikasana, Padmasana (Lotus), Yarım Padmasana, Vajrasana/Veerasana gibi, sırtı düz ve dik tutmaya yarayacak kişinin sağlığına bağlı tercih edilecek bir oturuş.
Başınıza 10 derece kadar öne açı verecek şekilde, ense girintisini hafifçe arkaya itin, böylece boynun arkası uzasın ve çene biraz içe dönsün.
Omurga uzun, omuzlar gevşek.
NEFES.
Kısa da olsa nefese vakit ayırın; tam yoga nefesleri ve/veya sağ-sol burun deliklerini dengeleyici nefesler, nefes süresini eşitleme (3 sayarak al, 3 sayarak ver) gibi.
NİYET.
Kendinize bir söz verme, niyetlenme anı tanıyın.
GÖZLER.
Herhangi bir odaklanma meditasyonunda gözler kapalı ya da açık tutulabilir. Açık tercih ediyorsanız, 40-50 cm kadar önünüzde ileride herhangi bir noktaya bakın. Gözkapaklarınız yarı aralık, bakışlar burnun ucuna bakar doğrultuda, görmeyen gözlerle bakmak.
İmgelemeli ve analitik meditasyonlarda gözler kapalı kalmalıdır.
ELLER.
Burada resimlerini gördüğünüz mudralardan birini tercih edebilirsiniz. Bir oturuş seansı boyunca koruyun.